FOÇA'DA PAPAZI BULAMADIK!
Hasan Eser / Yeni Vizyon Gazetesi
7 Haziran’da yapılacak seçimler için geri sayım başladı. Siyasi partilerin liderleri var güçleri ile seçime asılıyor. Seçim yarışı liderlerin verdiği kişisel mücadele ile sürüyor.
Parti örgütleri ve milletvekili adayları için aynı sözleri söylemek mümkün değil…
Kendi memleketim Foça’dan örnek vermemiz gerekirse; son yerel seçimde “Cumhuriyet elden gidiyor. Vatanı kurtarmak istiyorsanız, CHP’ye oy verin” diyerek, bir tarafını yırtanlara şimdilerde bakıyorum da genel seçim umurlarında bile değil…
Birkaç umursayan var ama onlarda; Selocan’ı destekliyor. HDP’nin barajı geçmesi için çalışıyor. Dünya herhalde tersine dönüyor.Yine yerel seçimde Atatürkçü olduğunu söyleyen entellerimiz, bugün gelinen noktada HDP’nin barajı geçmesi halinde Türkiye’nin makus talihinin değişeceğini savunuyor. ( Bu ‘makus talih’ sözüne de bayılıyorum doğrusu..)
CHP’den hiç bir şey olmayacağını anlayınca HDP’ye umut bağlayan zati muhteremler bir gün ortaya çıkıp ta; “Atamız yaşasaydı HDP’ye oy verirdi” derlerse hiç şaşırmam!
Zira onlar eski partilerinden alışkınlar Atatürk’ü istismar etmeye…
Keşke yaşasaydı Atamız… Ben o zaman görürdüm sizin halinizi…
Neyse konuyu dağıtmadan gidelim. Yerel seçim öncesinde tehdit altında olduğunu söylediğiniz Cumhuriyet, ne oldu da bugün tehdit unsuru olmaktan çıktı?
Niçin yerel seçimde sergilediğiniz olağanüstü çabayı, genel seçimde de göstermiyorsunuz?
Ben size işin doğrusunu söyleyeyim; birilerinin yerel seçim öncesinde yaşadığı korku ve panik, iddia ettikleri gibi Cumhuriyet’in tehdit altında olmasından kaynaklanmıyordu.
Onların korkusu; nimetlerinden faydalandıkları Foça Belediyesi’nin dolayısıyla kişisel çıkarlarının tehdit altında olmasından geliyordu.
Ayrıca İzmir’in kuzeyi adına konuşmamız gerekirse; CHP İlçe örgütleri de biz nasıl olsa burada birinci parti oluruz hesabıyla seçime yeterince asılmıyor, birbirinden süslü açıklamalar yapan İlçe Başkanları da; “Biz ilçemizde şu kadar oy alamazsak, istifa ederiz” diyemiyor, seçmene heyecan veremiyor.
Gerçi hoş bunların Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, “Birinci Parti olamazsak istifa ederim” diyemiyor.
Öte yandan siyasi partilerin milletvekili adaylarını da gözlemliyorum bugünlerde…
Seçilecek sırada olanlar; “Nasıl olsa benim yerim garanti” dercesine bir tutum ortaya koyuyor.
Milletvekilliğini çantada keklik görenler seçim çalışmalarını sallabaşı al maaşı misali yürütüyor.
Birkaç hikâyeden ziyaret, hamaset içerikli basın açıklamaları, üç beş janjanlı afiş, pankart derken vaktini dolduruyor. Ceylan derisi kaplı koltuklarda oturmak ve dokunulmazlığa bürünmek için artık gün sayıyor.
Seçilemeyecek sırada olanlar ise; “Nasıl olsa ben seçilemem, seçilecek sıraya kimi yazdılarsa o koştursun” der gibi bir tablo çiziyor.
Seçilemeyecek sırada oldukları halde; Partilerinden milletvekili adayı gösterilmeyi şeref kabul eden AK Partili Tansu Kaya, MHP’li Serdar Mersin, CHP’li Nurgül Uçar gibi bazı isimleri tenzih ediyorum. Çünkü bu isimler amiyane tabirle topuyla tüfeğiyle seçime saldırıyor.
Uzun lafın kısası; nasıl olsa seçileceğim ya da seçilemeyeceğim düşüncesiyle adaylar yan gelip yatmaya devam ededursun, yazımızın başında da belirttiğimiz gibi; seçim yarışı liderlerin arasında geçiyor. Bu nedenle de ben seçim sonucunun genel başkanların kişisel performansları ile tecelli bulacağına inanıyorum.
PAPAZ BÜYÜSÜ
Ortodoksların Ruhani Lideri Fener Rum Patriği Bartholomeos geçtiğimiz günlerde Foça’ya gelmiş…
Bartholomeos Foça’ya gelmeden günler önce güzergâhında bulunan kaldırımlar bile mavi beyaza boyanmış, Foça Belediye Başkanımız Gökhan Demirağ, Bartholomeos’u Foça’da en güzel şekilde ağırlamış ve hediyeler takdim etmiş…
Merak ettik, acaba Bartholomeos ta Foça’ya gelirken yanında biraz olsun erik getirmiş mi?
Getirdiyse vallahi bende isterim, ne yalan söyleyeyim papaz eriğine bayılırım…
Yahu aslında ne talihsiz bir adamım ben… Bartholomeos Foça’ya geldiğinde Foça’da değildim. Orada olsaydım gider Gökhan Başkanımla birlikte papazın elini öperdim, öpmekle kalmaz birkaç ricada da bulunurdum.
Malumunuz Foça beddualı gibi hiçbir konuda ilerleyemiyor. Ben mübadele döneminde Foça’dan göç eden rahiplerin giderken ilçemize papaz büyüsü yapmış olmalarından ciddi ciddi şüpheleniyorum!
Yoksa dünyanın en güzel coğrafyasına sahip olan Foça gibi bir kentin bu kadar talihsiz olmasının imkanı yok!
Yineliyorum keşke orada olsaydım, Foça’nın üzerinde ki papaz büyüsünü bozması için Aziz Pedere ricada bulunurdum.
Hatta hazır yakalamışken kendimi de vaftiz ettirebilirdim, kim bilir belki de bu sayede evde kalmaktan kurtulurdum!
Şanssızlık işte ne diyelim? Bir daha ki sefere inşallah… Başkan Demirağ’a nacizane tavsiyemiz Ortodoksların Ruhani liderini Foça’ya davet ettiği gibi Katoliklerin de liderini çağırması yönündedir.
Birini davet ederken diğerini davet etmemek Foça’ya yakışmaz bence…
Neyse geyik muhabbetinin şeyini çıkarmaya gerek yok! Ben bu konuda sosyal medya üzerindenGökhan Başkanı topa koyanlar ile aynı fikirde değilim.
Her zaman söylemişimdir. Gökhan Demirağ sağ kökenli bir aileden gelmektedir. Osmanlı torunudur. 600 yıl boyunca her görüşe, her anlayışa, her dine saygılı davranan Osmanlı’nın şiarına sahiptir.
Bu noktada Bartholomeos’u Foça’da ağırlaması taktire şayandır. Burada eleştirilmesi gereken konu ise farklıdır.
Bu yönde en doğru tespiti de MHP’li Foça Belediye Meclis Üyesi Taner Acar yapmıştır.
“Bu işlerin bir adabı, usulü yakışanı vardır. Ben Gökhan Bey’in yerinde olsaydım, fotograf karesinde sağıma Rum Patriğini aldığım gibi, solumu da Foça İlçe Müftüsünü alırdım!” diyen Taner Acar’ın bu ifadesinin altına imzamı atıyor ve kendisini yürekten kutluyorum.
Sözün özü, biz Gökhan Başkan gibi Foça’da papazı bulamadık!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.