• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • İzmir 19 °C
  • Manisa 19 °C
  • Balıkesir 20 °C
  • Çanakkale 20 °C

İzmir'de Kaçak Avcılık İddiası

İzmir'de Kaçak Avcılık İddiası
ALİAĞA HABER/ ALFA TİVİ/ DEMOKRAT FOÇA GAZETESİ/ İzmir bölgesinde faaliyet gösteren çok sayıda balıkçı teknesi, avlanma yasağının sona ermesiyle birlikte denize açıldı.

İZMİR'DE KAÇAK AVCILIĞIN ÖNÜNE GEÇİLEMİYOR ! 
ALİAĞA HABER/ ALFA TİVİ/ DEMOKRAT FOÇA GAZETESİ/ İzmir bölgesinde faaliyet gösteren çok sayıda balıkçı teknesi, avlanma yasağının sona ermesiyle birlikte denize açıldı. 2011-2012 balıkçılık sezonunun hayırlı, uğurlu, bol ve bereketli olmasını dileyen İzmir Bölgesi Su Ürünleri Kooperatifler Birliği Başkan Vekili Hasan Eser, yaptığı yazılı açıklamada, kaçak avcılığın önlenmediği sürece av yasaklarının amacına ulaşmadığını söyledi. İzmir'de kaçak avcılığın bir türlü önüne geçilemediğini ifade eden Eser, "Balıkçılarımız İzmir Körfezini Kandil Dağına benzetiyorlar" dedi.

İZMİR BÖLGESİ SU ÜRÜNLERİ KOOPERATİFLER BİRLİĞİ, BİRLİK  BAŞKAN VEKİLİ HASAN ESER"İN  YAPTIĞI YAZILI AÇIKLAMA
Eser, yaptığı yazılı açıklama da şu ifadeleri kullandı: "İllegal balıkçılar için balık sezonu zaten hiç kapanmamıştı.1 Eylül tarihi ile namuslu, dürüst balıkçıların sezonu açılmış oldu. Yasak boyunca her yıl olduğu gibi illegal çalışan balıkçılar yasak döneminde balığın piyasada az olup yüksek değerde satılmasını fırsat bilip illegal avcılık faaliyetlerini aralıksız sürdürdü. 3 tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde kaçak avcılıktan muzdarip olan en önemli bölgelerden biri İzmir bölgesidir.
Üstelik İzmir gerek Yunanistan'a yakınlığı, gerekse askeri sahalarının fazla olmasından dolayı stratejik bir öneme sahiptir. Örneğin İzmir Körfezine baktığımızda Bir büyük askeri ada (Uzun Ada), Türkiye'nin en önemli askeri limanlarından Leventler Limanı ve Sahil Güvenlik İzmir Bölge Komutanlığı bu körfezde konuşlandırılmıştır. Bilimsel olarak izinsiz bir kuş'un dahi uçamayacağı bölgemizde maalesef yasak avcılığın bir türlü önüne geçilememesi son derece düşündürücüdür.
Halk arasında 'şebeke' diye tabir edilen ruhsatsız trol tekneleri, zaman yasağı gözetmeksizin ve trol avcılığına yasak olan İzmir körfezinde deyim yerindeyse cirit atmaktadırlar. Öte yandan ekmeğini denizden çıkaran dürüst balıkçı kardeşlerimin kimi kabzımallardan, kimisi ise bankalardan kredi çekerek, borçlanarak neredeyse bir yıl'ın yarısına tekabül eden avlanma yasağı süresince hayatlarını idame etmektedirler. Avrupa ülkelerinde yasak döneminde balıkçılar devlet tarafından süspanse edilirken bizim
ülkemizde ise balıkçılar yasak döneminde ciddi geçim sıkıntısı yaşamaktadırlar. Balık avı sezonunda kazandığıyla, dişinden tırnağından arttırıp yasak döneminde geçimini sağlayan balıkçı kardeşlerim tüm bu olumsuzluklara rağmen yaşadıkları sıkıntılara tek bir amaç uğruna göğüs germektedirler. Bu amaç gelecek nesillere miras bırakacağımız denizlerimizi koruyup,sürdürebilirliği sağlamaktan başka bir şey değildir. Ancak yasaklar dürüst insanlar için vardır. Balıkçılık dünyasının fotoğrafını çektiğinizde Bir
tarafta denizleri korumak adına yasak boyunca sıkıntı çeken borçlanan balıkçıları, diğer tarafta ise yasakları fırsat bilip zenginliklerine zenginlik katmak için illegal çalışan balıkçıları görmek mümkündür.
İllegal balıkçılığı önlemek adına Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın son derece önemli faaliyetlerde bulunduğunu gözlemliyoruz. Ancak yapılan çalışmaların yeterli olup olmadığı ciddi bir tartışma konusudur. Kendi yaşadığım ilçe Foça'dan örnek vermek istiyorum. Benim balıkçılığa başladığım yıl 1994'te Foça limanında 50 civarında plakalı, ruhsatlı legal trol teknesi mevcuttu. O yıllarda ise Sahil Güvenlik bu kadar modern araç, ekip ve donanıma sahip değildi. Ve böyle olmasına rağmen illegal çalışan balıkçı teknelerinin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu. Aradan uzun yıllar geçti. Sahil Güvenlik Komutanlığımız hızlı botları ve helikopterleri ile birçok Avrupa ülkesinde ki sahil güvenlik teşkilatları ile boy ölçüşür hale geldi. Ancak, tüm bu olumlu gelişmelere rağmen az önce örnek verdiğim ilçemde ki legal balıkçı tekne sayısı 17'ye düştü. İllegal teknelerin sayısında ise ciddi bir artış görüldü. Kısacası kaçak avcılık azalacağına çoğaldı. Bu tespiti yaparken Sahil Güvenliğin başarısız olduğunu iddia etmiyorum. Çünkü kaçak avcılığa yönelen balıkçılar arasında her geçen yıl biraz daha kötüye giden balıkçılığımızdan ve yakaladığı balığı değerinde satamadığı için zarar edip iflasın eşiğine gelen ve son çareyi yani kurtuluşu kaçak avcılıkta gören balıkçılarımız da var. "Sahil Güvenlik illegal balıkçılığı önlemek adına hiç bir şey yapmıyor" dersek haksızlık etmiş oluruz.
Ancak katıldığımız Sahil Güvenlik toplantılarında komutanlarımız bizlere karşı şu ifadeyi kullanıyor; "Bizim tek görevimiz kaçak avcılık değil. Bu bizim onlarca asli görevimizden sadece bir tanesidir" Bu ifadeye şahsım olarak katılıyorum. Denizlerde kaçakçılık mutlaka kaçak avcılık ile sınırlı değildir. Bir sahil güvenlik tüm vaktini kaçak avcılık yapan balıkçılara elbette ayıramaz.
Fakat ortada bir sorun var. Biz Sahil Güvenlik temsilcilerine kaçak avcılıktan yakındığımızda 'Kaçak avcılar Başımıza nöbetçi dikiyorlar. Biz iskeleden ayrıldığımızda onlara ihbar gidiyor. Markaj altına alınıyoruz. Buna rağmen elimizden geleni yapıyoruz' deniliyor. Biz hiçbir kurumun görevine karışacak akıl verecek pozisyonda değiliz. Fakat karada nasıl bir Polis Okul önünde uyuşturucu madde satan bir satıcıyı tebdilli kıyafet ile simitçi, boyacı kılığına girerek yakalıyorsa markaj altında kalan Sahil
Güvenliklerde bir şekilde bu konuda ki istihbarat ağlarını geliştirip kaçak avcılık sorununu kökünden kazımalıdır, diye düşünüyoruz.
İstihbarat konusunda Sahil Güvenliğe en çok yardımcı olması gereken yine balıkçılarımızdır. Ancak balıkçılarımız ile yaptığım görüşmelerde , "Başkanım kaçak avcılık yapan bir tekneyi Alo 158 hattına şikayet ettim. Aradan 5,6 saat geçmedi şikayet ettiğim kişi önüme çıkarak, 'beni neden şikayet ediyorsun' diyerek üzerime yürüdü." Şeklinde benzer iddialara şahit oluyorum. Ancak bunlar çok afakî iddialar. Sahil Güvenlik gibi ciddi bir kurumun gelen ihbarları gizli tutmadığına dair bir ihtimal dahi veremem.En azından bana inandırıcı gelmiyor.
Her dönem olduğu gibi bu yasak döneminde de kaçak avcılık yapan tekneler yakaladıkları balıkları balık hallerine getirip sattılar. Peki, Tarım İl ve İlçe Müdürlüğünde görevli memurlarımız neredeler? Yasak döneminde bir küçük balıkçının dönek ağları ile yakalayabileceği örneğin barbun balığı taş çatlasın 2 kasadır. Peki kamyonet dolusu balık hallerine getirilen balıkların şebeke yani kaçak avcılık ile yakalandığını anlamak için alim olmaya gerek var mıdır?. Ancak görevli arkadaşlarımız da bu konuda son derece haklılardır. Çünkü kaçak avcılık yapan insanlar hayattan çok fazla bir beklentisi olmayan insanlardır. Geçmişte görevini yapmak uğruna dayak yiyen memurlar da oldu. Bu nedenle karaya çıkış noktalarında devlet Su Ürünleri Kooperatiflerine kontrol ve ceza kesme yetkisi vermelidir. teşbihte hata olmazsa 'Dinsizin hakkından imansız gelir'
Balıkçılıkla uzaktan yakından alakası olan tüm resmi kurumlar Su Ürünleri Kooperatiflerinle koordineli çalışmalıdır. Bunun örneği 2000'li yılların başlarında Foça Su Ürünleri Kooperatifinde yaşanmıştır. Özel Çevre Koruma bölgesi olması hasebiyle Foça'da konuşlandırılan Çevre Koruma botu Kaymakamlık bünyesinde olmak sureti ile Kooperatif yönetiminde olan arkadaşlarımızdan oluşan bir heyet ve beraberinde Tarım ilçe görevlisi ile Jandarma veya Polis'ten oluşan bir ekiple birlikte Sahil Güvenlik komutanlığı ile koordineli olarak çalışmalarda bulunup kaçak avcılığa karşı mücadele başlatmışlardır. Bu ekip son derece başarılı görevlere imza atmıştır. O yıllarda Foça yöresinde kaçak avcılık neredeyse yok denilecek kadar azdır. Bu örnekten şu anlaşılıyor ki, koordineli çalışıldığında, yetki ve imkan verildiğinde herkes üzerine düşen görevi yerine getirmekten kaçınmıyor. Bu anlamda kaçak avcılık ile mücadele sadece Sahil Güvenlik üzerine bırakılmamalı gerekirse ayrıca özel kolluk kuvvetleri oluşturulmalıdır. Ayrıcakaçak avcılık yaparken yakalanan balıkçı teknelerine kesilen para cezası, ruhsat iptali gibi cezalar yeterince caydırıcı değildir. Caydırıcılık adına en etkin yöntem geçmişte yapılan bir uygulamadır. Kaçak avcılık yapan tekneler müzayede ile satılmalı yada bazı Avrupa ülkelerinde ki gibi batırılmalıdır.
İzmir Güzelbahçe 2. balıkçı barınağı Kooperatifler Birliğimiz tarafında işletilmektedir.Barınak içersinde limanı gasp edercesine yanaşan kaçak avcılar ulu orta ağlarını rıhtım üzerinde sergilemektedirler. Geçenlerde bir balıkçımız beni aradı. 'Başkanım nedir bu limanın hali? Nedir bu körfezin hali? Kaçak avcılık aldı başını gidiyor. Limanda, körfezde Kandil dağına döndü' dedi. Öte yandan güvenlik görevlimiz tartaklanma korkusundan bu teknelerin yanına dahi yanaşamamaktadır. Bu konuda gerekli tüm şikayetleri ilgili tüm kurumlara yapan Birliğimiz başvurduğu tüm kurumlardan bir sonuç elde edememiştir. Buradan yetkili ve ilgili makamlara soruyorum. İzmir Muz Cumhuriyetimidir?"

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Faks : 0533 557 8894