25 Kasım 2024
  • İzmir8°C
  • Manisa7°C
  • Balıkesir7°C
  • Çanakkale6°C

İHRACAT BÜYÜMEYE KATKI SAĞLAMALI

Aliağa Haber / Foça Haber / Dikili Haber / Bergama Haber / Karşıyaka Haber/ Menemen Haber / İzmir / Türkiye’nin 2016-18 dönemini kapsayan Orta Vadeli İstikrar Programı’nda ortaya konulan büyüme hedeflerine ihracatın katkısının olmayacağı tespitine Ekonomi

İhracat Büyümeye Katkı Sağlamalı

22 Ekim 2015 Perşembe 12:15

İHRACAT BÜYÜMEYE KATKI SAĞLAYACAK ŞEKİLDE KURGULANMALI
Aliağa Haber / Foça Haber / Dikili Haber / Bergama Haber / Karşıyaka Haber/ Menemen Haber / İzmir 
Türkiye’nin 2016-18 dönemini kapsayan Orta Vadeli İstikrar Programı’nda ortaya konulan büyüme hedeflerine ihracatın katkısının olmayacağı tespitine Ekonomist Prof. Dr. Kerem Alkin tepki gösterdi. Alkin, “Hükümetin asıl ihracatın büyümeye nasıl katkısı olacağını çalışması gerekir” dedi.
 
Ege İhracatçı Birlikleri’nde; Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği ve TÜGİAD Ege Şubesi işbirliğinde düzenlenen, “Yeni Bir Seçim Arifesinde 2016 Beklentileri” konulu toplantıda TÜGİAD Ekonomi Danışmanları Prof. Dr. Kerem Alkin ve Dr. Can Fuat Gürlesel 2016 yılı ve sonrasındaki yıllara ilişkin öngörülerini İzmir iş dünyası temsilcileriyle paylaştı. 
 
İlk konuşan Prof. Dr. Alkin, “Hükümetin asıl ihracatın büyümeye nasıl katkısı olacağını çalışması gerekir.  2016 yılında huninin en dar yerinden geçeceğiz. Türk halkını intihar edercesine borçlandırmaya devam ettirerek büyüme kabul edilebilir değil. Gelişmekte olan ekonomilerde ortalama büyümenin yüzde 1.7'ye düştüğü bir ortamda 2016 yılında yüzde 4, 2017 yılında yüzde 4.5 ve 2018 yılında yüzde 5 büyüme hedefi kaptanın gemiyi kayalıklara son sürat çarpmaya götürmesidir. 2016 yüzde 3, 2017 yüzde 3.5, 2018 yüzde 4 büyüme hedeflenmeli. İhracat da büyümeye katkı sağlamalı" dedi. 
 
VAHŞİ KUR SAVAŞLARI YAŞANIYOR
Dünya genelinde vahşi kur savaşları yaşandığına da işaret eden Alkin, 22 Mayıs 2013 tarihinde dönemin Amerikan Merkez Bankası Fed Başkanı Ben Bernanke'nin parasal genişlemeye önümüzdeki dönemde azaltılarak son verileceğini açıklaması sonrasında Amerika ile Avrupa Birliği arasında kur savaşlarının hızlandığına işaret etti. Alkin şöyle devam etti: “Kur savaşlarının sonucu Almanya Yunanistan krizini bilinçli olarak kötü yönetti. FED, Almanya'nın tutumuna karşı faiz indirimini erteledi ve 1.05 seviyesine kadar gelen pariteyi tekrar 1.13-1.14 bandına getirdi.”
 
TÜRKİYE DOLARDAN 80 KURUŞ TOKAT YEDİ, DOLARI 40 KURUŞ KENDİMİZ YÜKSELTTİK
“Türkiye’de dolar kurunun bugün 2.23 seviyelerini konuşmamız gerekiyordu” diyen Prof. Dr. Alkin, buna karşılık Türkiye’de 3.03 dolar kuruna şahit olduğumuzu bu 80 kuruşun 40 kuruşunun FED’in politikalarından, 40 kuruşunun ise Türkiye'nin gezi olayları, 17-25 Aralık süreci, siyasi ve ekonomik istikrarsızlık, arka arkaya yapılan seçimler yüzünden oluşan ekonomik ve siyasi kırılganlıklarından kaynaklandığını savundu. Alkin, “22 Mayıs 2013'ten bu yana Hindistan Rupisi dolar karşısında yüzde 16 değer kaybederken, Türk Lirasındaki değer kaybı yüzde 38'e ulaştı. Bu aradaki farkın nedeni Türkiye'deki kırılganlıklar oldu. 1 Kasım seçimleri sonrasında oluşacak olan TBMM bizi yeni bir hükümetle tanıştırırsa normalleşiriz. Aksi takdirde gökyüzüne giden dolar hepimizi sıkıntıya sokar” diye uyarıda bulundu.
 
ÇİN BİR TRANSFORMASYONDAN GEÇİYOR
Çin'de bir dönüşüm, transformasyon olduğuna işaret eden Alkin, bu değişimi de şöyle özetledi: “Çin birkaç yıl öncesine kadar 6 trilyon dolar ekonomik büyüklüğe sahipken, 2 trilyon dolar ihracat yapıyordu, günümüzde ise 15 trilyon dolar ekonomik büyüklüğe ulaştı. Bu şartlarda Çin’in dünyaya 5 trilyon dolar ihracat yapması gerekiyor. Çin’in bugünkü şartlarda bu ihracatı yapması mümkün değil. Çin’in ihracatı 2.3 trilyon dolar seviyesinde kaldı. Çin'in ulaşabileceği ihracat rakamı önümüzdeki süreçte 3 trilyon dolar. Çin 3 trilyon dolar dünyaya mal satıyorsa, 12 trilyon doları Çin'de iç piyasada satmak zorunda. Bunun için halkının refahının arttırması gerekiyor. Halkın refahını arttırmanın en önemli yolu kendi para biriminin değer artışına izin vermesinden geçiyor. Bu nedenle Çin parasının değer kazanmasına izin vermek zorunda.”
 
Çin'in transformasyonunu 2 akrobatın 150 km hızla giden 1 motordan diğer motora atlamasına benzeten Alkin, Çin'in bu değişimi yapabilmesi için büyümesini yavaşlatması gerektiğini, önümüzdeki yıllarda Çin’de yüzde 5.5-6 büyüme rakamları görüleceğini ifade etti. 
 
TÜRKİYE FIRSATLARI TEPTİ
Türkiye'nin dünyadan emtia alıp ürün sattığına işaret eden Alkin, “Emtia fiyatlarının dünyada yüzde 50 gerilediği bir süreçte Türkiye döviz kurlarındaki artış nedeniyle bu fırsattan yararlanamadı. Döviz kurunu yönetebilseydik ortalama büyümemiz yüzde 4.5 olabilirdi. Önümüzdeki yıllarda ihracat pazarlarımızı çeşitlendirmemiz ve üretim odaklı avantajdan yararlanmamız gerekiyor. İhracatta 6 bin çeşit mal satıyoruz. rakiplerimizde 18 - 20 bin çeşit mal satanlar var. ihracatta ürün çeşitliliğine ulaşmamız gerekiyor” diyerek sözlerine son verdi.
 
ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA BORÇLANMA ZORLAŞACAK 
Dünya’da 2008 ekonomik krizi sonrasında bankaların güç kaybettiğini ve Merkez Bankalarının devreye girdiğini anlatan Dr. Can Fuat Gürlesel, bu süreçte FED’in de aralarında bulunduğu 4 büyük Merkez Bankasının 15.5 trilyon dolar parasal genişleme sağladığını, 2016-17 dünya ekonomisinde ise borçlanmanın eskisi gibi olmayacağını, sıkı bir kredilendirme sürecinden geçileceği ve kolay para bulunamayacağı uyarısında bulundu. 
 
FED’in piyasaya verdiği 15 trilyon doları çekeceği için dünya genelinde daha yüksek faizler beklediklerini dillendiren Gürlesel, “Türkiye'de faizler 2-3 puan artacak” dedi. 
 
ÇİN’DEKİ POLİTİKA DEĞİŞİKLİĞİ ORTA VADEDE TÜRK İHRACATÇISINA AVANTAJ SAĞLAYACAK
Çin’in devlet kapitalizmi ile büyüdüğünü, çok çeşitli desteklerle Çin sanayisini daha rekabetçi hale getirdiğini anlatan Gürlesel şöyle devam etti: “2014 başında gelen Çin Yönetimi örtülü destekleri geri çekiyor bu orta vadede bizim ihracatçılarımızın rekabetçiliğini arttıracak.”
 
Dünyada 2016-2017 yıllarında daha yavaş büyüme olacağı öngörüsünde bulunan Gürlesel, yüzde 7-8 büyüyen gelişen ekonomilerin yüzde 4 büyüyeceğini, Çin’in ise önümüzdeki 5 yıl yüzde 6 seviyesinde büyüyeceği tahmininde bulundu. 
 
Ekonomist Dr. Can Fuat Gürlesel 2016-17 tahminlerini ise şöyle sıraladı; 
“Daha güçlü dolar bekliyoruz. Gelişen ülkelerin para birimleri dolar karşısında değer kaybetmeye devam edecek. 2016-17 de FED faiz arttıracak. Avrupa'da parasal genişleme olacak. 2016-17 yıllarında dünya emtia fiyatlarında yüzde 5 gerileme olup dip yapacak. Türkiye emtia fiyatlarındaki bu avantajı kullanmalı. Petrol fiyatları 2016 yılında 50 dolar seviyesindekalacak. Gelişmiş ülkelerde deflasyon, gelişmekte olan ülkelerde enflasyon olacak bunu 2016 yılında yaşamaya devam edeceğiz. Gelişmiş ülkelerde ihraç fiyatlarımızda bir miktar indirim talepleriyle karşılaşabiliriz. Türkiye'den sermaye çıkışı var. Kişi başı milli gelir 9 bin dolara düşecek. 2018 yılında tekrar 10 bin doları görebiliriz. Dışa açık ekonomilerde küresel etkiler TL'nin değerini belirliyor. Bundan sonra TL değer kaybetmeye devam edecek. “
 
GÖSTERGELER KOALİSYONA İŞARET EDİYOR
1 Kasım seçimleri sonrasında yine koalisyon öngörüsünde bulunan Dr. Can Fuat Gürlesel, 2016'ya ilişkin iki senaryo ortaya koydu. 
 
İyi senaryo; 2017 yılında seçime gitmek üzere 2 partili bir koalisyon kurulması halinde ekonomi kısmen rahatlayacak. İlk senaryo olursa yüzde 3 büyüme olacak. Dolar ve faizler artacak. 
 
İkinci senaryo ise; 2016 yılında bir seçim daha. Bu senaryoda ise dolar ve faiz daha da artacak. Dolar tahmini 3.20-3.25. Prof. Dr. Kerem Alkin ise, 2016 yılı sonunda dolar kurunun 3.10-3.15 bandına oturacağı öngörüsünü paylaştı. Alkin, “1 Kasım seçimleri sonrasında dolar kurunda 2.73-74 seviyelerini göreceğiz. Sonrasında 2.80-2.90 bandına gelecek. Yılın ikinci yarısında ise artarak yılı 3.10-3.15 bandında tamamlayacak” dedi.
 
İHRACATÇILARIMIZ BÜYÜK PAZARLARA YOĞUNLAŞSIN
Ekonomist Dr. Can Fuat Gürlesel,  2016-17 yıllarında Türk ihracatçılarına; ABD, Çin, Japonya, AB gibi güçlü ekonomilerdeki pazar payımızı arttırmak için çaba göstermeleri çağrısında bulunarak sözlerine son verdi. 
 
İŞ DÜNYASI OLARAK PUSLU, SİSLİ HAVALARI SEVMEYİZ
TÜGİAD İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Canpolat ise yaptığı konuşmada, iş dünyasının puslu, sisli, bilinmezlik havalarını sevmediğini, puslu, sisli havalarda iş dünyasının yatırım ve program yapamadığını, iş dünyası için istikrar kısa, orta ve uzun vadeyi görebilmenin çok önemli olduğunu vurguladı. 
 
Canpolat, “Ancak son yıllarda Türkiye’de siyasi yapının değişimi sonucu seçim sandığı pek çok kez önümüze geldi. Önümüze sandığın her gelişiyle birlikte belirsizlikler ve riskler arttı. Global ekonomideki iniş ve çıkışlara bir de bunlara bizleri çok üzen terör belası eklendi. Önünü göremeyen sanayici ve işadamları borçlanmadan uzaklaşarak mevcut konumlarını korumak durumunda kaldı. Oysa Türkiye gelişmek için daha fazla üretmeye ve istihdam yapmaya mecbur. Biraz olsun önümüzü görmek istiyoruz” dedi. 
 
Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Burak Sertbaş ve TÜGİAD Genel Başkanı Rahmi Çuhacı da, 2016 yılının siyasi istikrarın sağlandığı, Türkiye’de ekonominin öncelikli gündem maddesi olduğu bir yıl olması taleplerini dile getirdiler. 
Aliağa Haber / Foça Haber / Dikili Haber / Bergama Haber / Karşıyaka Haber/ Menemen Haber / İzmir 
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.