İŞÇİ YENİ YASAYA KARŞI EYLEM YAPTI
ALİAĞA HABER ALFATİVİ/ ŞENOL GÖK / Sendikal Güç Birliği Platformu (SGBP) hazırlanan, ancak Türk-İş ve Hak-İş yönetimlerinin de imzaladıkları protokolle destekledikleri "Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasa Tasarısı"na karşı bugün Aliağa Tüpraş kapısı ön
16 Ekim 2012 Salı 12:40
SGBP, sendikalar yasa tasarısına karşı
ALİAĞA HABER ALFATİVİ/ ŞENOL GÖK / Sendikal Güç Birliği Platformu (SGBP) hazırlanan, ancak Türk-İş ve Hak-İş yönetimlerinin de imzaladıkları protokolle destekledikleri "Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasa Tasarısı"na karşı bugün Aliağa Tüpraş kapısı önünde olmak üzere 6 merkezde eylem yaptı
Petrol-İş Sendikası Aliağa Şube Başkanı İsmail Doğan 07:30 sıralarında Tüpraş Rafinerisi önünde toplanan çok sayıda işçiye seslendi. Grup basın açıklamasının ardından rafineri girişine alkış ve sloganlar atarak yürüdü. Basın-İş, Belediye-İş, Deri-İş, Hava-İş, Kristal-İş, Petrol-İş,Tekgıda-İş, Tezkoop-İş, TÜMTİS ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) bulunan Sendikal Güç Birliği Platformu (SGBP) tarafından hazırlanana ve 6 merkezde eş zamanlı olarak yapılan eylemde okunan basın bildirisinin ardından işçiler iş başı yaptı. Petrol iş şube başkanı İsmail Doğan İzmir İstanbul Ankara,Bursa, Adana, Gaziantep gibi 6 merkezde eş zamanlı eylem yapıldığını hatırlattı.
Sendikal Güç Birliği Platformu (SGBP) tarafından hazırlanan bildiride şu ifadelere yer verildi.
“SENDİKAL HAKLARIMIZI GASP EDEN BU YASAYI KABUL ETMİYORUZ”
“Türkiye Büyük Millet Meclisi, çalışma yaşamını ve sendikal hayatı ciddi biçimde değiştirecek bir yasa tasarısını tartışıyor, hızla kanunlaştırmak için acele ediyor. Aylardır toplu sözleşme hakkımızı bu yasayı bahane ederek gasp eden, yetki işlemlerini dondurup bizleri sözleşmesiz bırakan iktidar, şimdi büyük bir hızla, işveren örgütlerinin dikte ettiği maddeleri meclisten geçirmek için yoğun mesai yapıyor. Tıpkı 12 Eylül 2010 referandumunda olduğu gibi yine emekçiler kandırılıyor. Kör bir yandaşlık gayretiyle hak kayıplarını “işçiye müjde” diye manşetlere çıkartan medya organlarının ve işçi sınıfına yabancılaşmış bazı konfederasyon yöneticilerinin de desteğiyle sendikal güvenceler elimizden alınıyor, barajlarla sendikalar bitiriliyor, grev yasakları devam ettiriliyor. Referandumda işçileri, grev ve sendika hakkını genişletiyoruz, “işçiler isterse iki sendikaya bile üye olacak, genel grev serbest olacak” gibi parlak ama karşılıksız vaatlerle kandırıp istediği neticeyi alan AKP hükümeti o günden bu yana işçi sınıfının en temel haklarına saldırıyor. Referandumdan bu yana, kıdem tazminatını ortadan kaldırmak için oyunlar oynanıyor, havacılık işkolunda oldubitti bir yasayla grev yasak hale getiriliyor, sendikalaştıkları için işten çıkartmalar tüm hızıyla sürüyor.
Şu anda mecliste ilk bölümü tartışılıp kabul edilen Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu da hayal kırıklığından başka bir şey getirmiyor. 12 Eylül darbe mantığı ile hazırlanmış, sendikal hakları sınırlandırma, yasaklama hedefiyle yazılmış mevcut çalışma yasalarının değiştirilmesi bizlerin neredeyse 30 yıllık özlemi ve talebidir. Biz sendikalar olarak daha özgürlükçü, uluslararası sözleşmelere uygun, çağdaş, demokratik çalışma hayatını sağlayacak bir yasa için yıllardır mücadele ediyoruz. İstediğimiz, dünyanın kabul ettiği en temel haklar. Yani: İşten çıkartılma korkusu olmadan sendikalara üye olmak, uzun ve karmaşık yetki prosedürleriyle oyalanmadan sözleşme masasına oturabilmek, işkolunda, işyerinde baraj tehditleri, sınırları olmadan özgürce örgütlenebilmek ve grev hakkını yasaksız ve en geniş biçimde kullanabilmek. Bu alanda yeni bir yasadan da beklediklerimiz bunlar. Ama yıllarca oyalandıktan sonra karşımıza çıkartılan yasa bu basit ve temel taleplerin hiçbirini karşılamıyor. Üstelik daha da geriye götürüyor. Zaten zayıf olan sendikal güvenceler daha da zayıflatılıyor. 30'dan az işçinin çalıştığı işyerlerindeki işçilerin sendikal tazminat hakkı ellerinden alınmış durumda. Sendikal güvencelerin artmasını beklerken, Türkiye işçi sınıfının çok büyük bir bölümü elindeki yegâne güvence olan sendikal tazminat hakkını da kaybetti.
Çalışma Bakanının mecliste itiraf ettiği gibi bu, işverenlerin dayatmasının sonucu. Bakanlık ve meclis çoğunluğu iş hukukunun temel ilkesinin güçsüzü korumak olduğunu unutmuşlar ya da bilmiyorlar. İş ve çalışma kanunları toplumun çoğunluğunu oluşturan ve işveren karşısında güçsüz durumda olan işçileri korumak, güçlendirmek için hazırlanır. Ama görülüyor ki onlar, siparişle yasa maddesi hazırlıyorlar, işveren örgütleri için servis ediyorlar. Üstelik sadece işveren örgütleri için değil yandaş konfederasyonlar için de sipariş maddeler hazırlamışlar. Bazı sendikalar yetki alıp büyüsün diye neredeyse kişiye özel düzenlemeler yapmaktan çekinmiyorlar. İşkollarını azaltıp işkolunda yetki barajlarını fiilen daha da yükseltiyorlar, birçok sendikanın toplu sözleşme yapmasını imkânsız hale getiriyorlar.
Adını koyalım, bu yasa bu haliyle bir “sendikasızlaştırma” yasasıdır. İşte biz bu durumu gördüğümüz için aylar öncesinden uyarıcı açıklamalar yaptık, geçtiğimiz hafta da Ankara'da meclise giderek vekillere gerçekleri anlatmak, bu kabul edilemez yasaya dur demek istedik. Ama “ileri demokrasinin” gazıyla, copuyla karşılandık, demokratik haklarımızı kullanmamız zorla engellenmek istendi. Ama mücadele bitmedi devam ediyor. İşte bugün işyerlerimizden iktidarı bir kez daha uyarıyoruz.
Meclistekilere sesleniyoruz: Bize rağmen yasa yapamazsınız, sendikal haklarımızı elimizden alamazsınız, bu ucube yasayı bize özgürlükler getirdik diye yutturamazsınız, hiçbir uluslararası platformda savunamazsınız, sendika güvencesini yok ettiğiniz işçilerin karşısına çıkamazsınız. Biz işçiler ve sendikalar olarak bu işin peşini bırakmayacağız, haklarımızın gasp edilmesine asla sessiz kalmayacağız.
Türk-İş ve Hak-İş yöneticilerine de sesleniyoruz: Bu yasanın sosyal tarafların üzerinde anlaştığı bir metinmiş gibi algılanmasına siz neden oldunuz. Bu anti-demokratik yasanın meşrulaşmasını siz sağladınız. Kapalı kapılar ardında, işçilerin iradesini hiçe sayarak kişisel pazarlıkla tavizler verdiniz. Bunları çıkıp açıkça kamuoyu önünde savunacak cesareti de gösteremediniz. Türkiye işçi sınıfı bu yaptıklarınızı asla unutmayacaktır. Sizler sendikal hareketimizin tarihinin utanç sayfalarında şimdiden yer buldunuz.
Biz Sendikal Güçbirliği Platformu olarak işçi sınıfımızın mücadeleden yana, özgürlükleri ve hakları savunan tüm kesimleriyle dayanışma içinde üzerimize düşen tarihi sorumluluğu yerine getirmeye devam ediyoruz, edeceğiz. Bizim gücümüz tarihsel haklılığımızdan ve üyelerimizin iradesinden kaynaklıdır.
Değerli emekçiler, Hep birlikte bu iradeye sahip çıkalım, haklı davamızı her koşulda savunalım, daha önce 12 Eylül’ün hak düşmanı yasalarını nasıl mücadelemizle hükümsüz hale getirdiysek önümüze konan yeni ucube yasayı da öyle aşıp geçeceğiz.
Yaşasın Sınıf Dayanışması, Yaşasın İşçilerin Birliği “
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.