23 Kasım 2024
  • İzmir19°C
  • Manisa22°C
  • Balıkesir9°C
  • Çanakkale8°C

ŞEHİRLER, MEKÂNLAR VE İNSANLAR

Sebahattin Karaca / Yeni Vizyon Gazetesi / Aliağa Haber / Foça Haber / Dikili Haber / Bergama Haber / Dikili Haber/ Menemen Haber / İzmir Haber

Şehirler, Mekânlar Ve İnsanlar

15 Nisan 2015 Çarşamba 11:36

ŞEHİRLER, MEKANLAR VE İNSANLAR
 
Sebahattin Karaca / Yeni Vizyon Gazetesi 
Birisi Avrupa’ da,  diğeri Asya’ da, birisi İzmir ‘de diğeri Bamberg ‘de, İzmir’de ki 115 yılllk , Bamberg’de ki 720 yıllık. İkisi de kent merkezinde ve ikisi de otel.  Bamberg’de 720 yıllık tarihi binada   otelcilik hizmeti ,  güncel  koşullarda fevkalade  vermeye devam ediyor.   İzmir’de ki ise, yani 115 yıllık  olan ve  Osmanlılar ın son döneminde,  İzmir in en güzel otellerinden biriyken,  bugün  maalesef   terkedilmiş bir bina olarak,  hizmet veremez   durumda, yıkılacağı günü bekliyor. 
 
İZMİR TARİHİ ÇOK ESKİ…  
Bu acı  durum tablosundan yola  çıkarak, konuya girmek istiyorum.  M.ö.10. Yüzyılda bugünkü Bayraklıda Yunanistan’ın orta kesiminden gelerek Symrna şehrini kuran “Aolisler”  bugünkü İzmir’in  temellerini atmışlardı. Daha sonra Symrna’ya İyonlular yerleşmişdi. Arkasından Persler,Büyük İskender, Bizanslılar,Osmanlılar  kente hakim olmuş ve  yönetmişlerdi.  Bunların herbiri, kendilerine ait kültür ve medeniyet  işaretleri sayılan  pek çok  eseri  İzmir kentine kazandırmışlardı. 
   
SON DÖNEMİN TAŞ BİNA OTELİ…
Araştırmacı yazar, Orhan Beşikçi nin ifadelerine göre;  Anafartalar Caddesi’ nin Basmane Meydanına yakın bir noktada , Kulalı Cihanzade Hüseyin Fehmi  Bey tarafından 1902 yılında bir otel yaptırıldı. Adı Cihanzade Oteli  (Cihan Palas)  idi. Taşdan yapılan bina ,  zemin üzerine 2 kat ve bir çatı katına sahipti. Zemin katta  avluya açılan otel girişi, üst katlarda ise otel odaları mevcut olup, çatı katı lokanta ve gazino olarak kullanılıyordu. Bina kemerli bahçeleri, taş duvarları ile dönemin mimarisinin zerafet ve inceliklerini  taşıyordu. Otel içinde geniş aile odaları ve bakıcı odalarının yanı sıra farklı katlarda ise bekar odaları bulunmaktaydı. 115 sene önce bile,  otelde hizmet kalitesi ve konfor üst seviyedeydi. Geniş bir resepsiyonu ve ön bürosu olan otelin odalarında gömme banyolar, soğuk -sıcak su, telefon, oda servisi  bulunmaktaydı. Balolar, yemekler, toplantıla düzenlenir, eğlenceler tertip edilirdi. Cihanzade Oteli  (Cihan Palas) , Osmalı’nın son döneminin iddialı tesislerinden birisiydi. Cumhuriyet döneminde el değiştiren otelin adı, Emniyet Oteli olmuştu. Uzun süre bölgenin iyi otelleri arasında yer alan yapının, bugün dahi görenleri hayrete düşürdüğüne dikkat çeken Beşikçi, otelin bulunduğu Basmane bölgesinin Agora ve çevresiyle İzmir’in bilinen en eski yerleşim yerlerinden biri olduğuna vurgu yapan  Beşikcioğlu :  bu bölgedeki yapıların yeniden eski işlevine kazandırılmasının gerekli olduğunu ifade etti.
 
SAHİP ÇIKMAK ŞART… 
Bölgede yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olan, bir çok yapının kafesler içine alındığına işaret eden Beşikçi,”Tehlike oluşturduğu için çelik kafeslerle çevrilen yapılar,bir süre sonra tamamen çöküyor.Eski bir binayı çelik kafese almak çözüm olmuyor. Bir dönem İzmir’ in en önemli oteli olan bu tarihi taş yapıda çatıdan başlayarak çökmeler oluşmuştur. Daha fazla çökmeden tedbir almak gerekiyor” demiştir. Maalesef İzmir’de benzer pek çok eski otel binası bugün aynı durumundadır.
 
KALDI Kİ BU FİKRE TAMAMEN KATILIYORUM
Tam da bu noktada, yarım asırdır turizmin içinde bulunan, tarih ve turizm üzerine araştırmalar yapan birisi olarak Orhan Beşikçi ‘nin ifadelerinin tamamına katıldığımı söylemek isterim .  Önemli mekanlara,  semtlere,  yaşanmışlıklara  saygı duyulmalı, sahip çıkılmalı ve gelecek nesillere mutlaka aktarılmalıdır.
 
BAŞKALARI ŞEHİR,  SEMT VE MEKANLARINI NASIL KORUYOR.
Buradan Bamberg’e geçmek istiyorum.  Bamberg , Almanya’nın güneyinde Bavyera Eyaleti’nde bir kenttir. Regnitz Irmağı kıyısındadır. MS 902 yılında küçük bir kasaba olarak kurulan kent,  1007 yılında  II. Henry  tarafından  Piskoposluk  Merkezi durumuna getirildi.   1802 de Bavyera topraklarına katılana kadar, din devletinin yönetim merkezi olarak kaldı. 1817 de Başpiskoposluk konumu kazandı. Bu dönemlerde yapılan tüm yapılar koruma yasa ve teknikleri  ile kentin orta çağını ayna gibi yansıtmaktadır.  Bamberg  bugün iki bölümden oluşmaktadır. Bunlardan birincisi, eski kenti  çevreleyen modern kenttir.  Diğeri  ise modern kentin tam ortasında kalan  1200 yıllık  ortaçağ mimari ve yaşamını en canlı şekilde bugüne taşıyan eski  Bamberg ‘tir. Eski Bamberg’ in içerisinde 1392 yılında yapılmış, kapı numarası  2002 olan (bugünkü kapı numarası 4) ve geçirdiği evrelerden sonra bugün otelcilik hizmeti veren 720 yıllık binadan biraz bahsetmek istiyorum. Bugün barok tarzındaki tarihi binada modern ve çağdaş otelcilik hizmeti verilen yapı; 1520 yılında güçlendirilmiştir. 1740 yılında da iç kısımlarda önemli tadilatlardan sonra dış cephe de barok tarzıyla yenilenmiştir. 1975 yılına gelindiğinde bina Bosch Ailesinin mülkiyetine geçmiştir. Bosch Ailesi ortaçağın göstergesi olan bu binada , 1977 yılından beri, anıtlar kurulunun izniyle birbirinden güzel ve her türlü ihtiyaca cevap veren donanıma sahip 19 oda ve 14. Yüzyılın mimarisinin izlerini taşıyan kahvaltı salonu ile dünyanın her yerinden gelen konuklarına otelcilik hizmeti  vermektedir. Kısaca koruma bu şekilde yapılarak her şey kendi orjinalliğinde gelecek nesillere aktarılıyor.  Bu gün Bamberg küçük bir kasaba olmasına rağmen Avrupa’ da en çok turist çeken tarihi şehirlerin başında gelmektedir. 
 
SEVGİLİ OKURLARIM
 Şimdi sizlerle bu iki örnekten çıkışla,  kafamı karıştıran ve cevabını bulamadığım soruları paylaşmak istiyorum.  Başka ülke insanları yaklaşık  720 yıllık binada bugün çağdaş otelcilik hizmeti verirken, aynı zamanda tarihi yaşatırken,  bizlerde  120 yıl öncesinin mimarisiyle yapılmış tarihi değeri olan bir oteli yıkılmak üzere kendi kaderine terk ediyoruz. 
 
 BUNUN SEBEBİ ACABA NEDİR?  
  Şehir planları yapılırken eski dokuyu gözardı eden imar planları mıdır, vizyonsuzluk mudur, uzlaşma kültürünün eksikliği midir, kıyakçılık  veya  oy avcılığı  adına kent dokusunun bozulmasına  göz yuman zihniyet mi dir? Uzun vadeli planları becermek kabiliyetinden  yoksul olmak mıdır? Adam sendecilik, eğitimsizlik,  veya  gerekli kanunları çıkaramamakmıdır ?   Bu  durumlar toplumsal halimizin ve içinde bulunduğumuz  haleti  ruhiyemizin yansıması değilmidir.
   Neden başka  toplumlar belli bir dönemin izlerini taşıyan tarihi  değeri olan  yapıları, semtleri, kentleri   gelecek nesillere aktarmak için azamı özeni gösterip,  bu uğurda hiç bir şeyi esirgemiyorken, biz aynı konuya gerekli özeni gösteremiyoruz. Esasında  gerekli olan özeni, herkesten daha çok bizim göstermemiz lazım.  Çünki  dokuz dan fazla medeniyet üzerinde yaşanan tek ülke, bizim ülkemizdir. Türkiye’dir.
 Kültüre - doğaya-insana-yaşlıya-özürlüye – ve insanoğlunun dışındaki tüm canlılara ve onların yaşamlarına saygı duymak,  gelişmişliğin ve  millet olmanın en büyük göstergesidir.        Yeni Vizyon Gazetesi / Aliağa Haber / Foça Haber / Dikili Haber / Bergama Haber / Dikili Haber/ Menemen Haber / İzmir Haber      
 
 
 
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.