TARİH DEĞİL, HATALAR TEKERRÜR EDİYOR!
HASAN ESER / Aliağa Haber / Foça Haber / Dikili Haber / Bergama Haber / Dikili Haber/ Menemen Haber / İzmir Haber
17 Eylül 2015 Perşembe 08:32
TARİH DEĞİL, HATALAR TEKERRÜR EDİYOR!
Hasan Eser / Yeni Vizyon Gazetesi
Çok değil daha 6 ay öncesine kadar neleri konuşuyorduk, bugün neleri konuşuyoruz.
Çözüm süreci ve terörle mücadele konusunda ülkemizin geldiği nokta; artık bıçağın kemiğe dayandığının göstergesi…
Bu süreçte AK Parti hükümetinin hataları, yanlışları ve yanılgıları olabilir. Ancak Nasrettin Hoca’nın dediği gibi; hırsızın hiç mi suçu yok?
Hatırlayacak olursanız 7 Haziran seçimleri öncesinde HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş,“Barışı ancak biz sağlayabiliriz” diyerek, bol keseden atıyor, mangalda kül bırakmıyordu.
Bu noktada analize muhtaç iki şık var. Ya HDP’nin PKK üzerinde hiçbir yaptırım gücü yok, ya da Selahattin Demirtaş rüzgâra karşı konuşan usta bir yalancı…
Neyse bu HDP’ye oy verenlerin sorunu… Zira bizim köyde bir deyim vardır; erkek tavşan bir kere kandırılır.Umarım Türk solu da kendisine buradan düşen payı almıştır.
Sonuç olarak, “Barışı sağlamak bizim elimizde” propagandasıyla barajı geçerek, 80 milletvekiliyle TBMM’ye giren HDP, 7 Haziran’da aldığı oy’u bir daha ancak rüyasında görebilir. 1 Kasım’da HDP için hezimet kaçınılmaz olacaktır. Kaldı ki görünen köy kılavuz istemez!
KUTSAL DEĞERLER BİLE RASYONELLEŞİYOR
Bir zamanların taş kalpli SSCB lideri Josef Stalin, “Bir kişinin ölümü trajedidir; bir milyon kişinin ölümü ise istatistiktir” demişti...
‘Evet’ bu sözü söyleyen eli kanlı, ruh hastası bir diktatör. Lakin gerek siyasi irade, gerekse millet olarak bizimde şuanda sahip olduğumuz zihniyet Stalin’in bu düşüncesinden çok farklı sayılmaz.
Düşünsenize Osmanlı bir insanın öldürülmesini bile savaş sebebi sayarken, günümüz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin siyasi iradesi artık klişeleşen kınama mesajları ve hamaset söylemleriyle yetiniyor.
Vatandaşlarımız ise sosyal medyada 140 karaktere sığdırılmış mesajlar ve siyah fotograf paylaşımlarıyla yüreğini soğutuyor. Merak ediyorum dünyada acaba bizim gibi sosyal medya üzerinden vatan kurtarmaya çalışan bir millet daha var mıdır?
Velhasıl verdiğimiz şehit sayısı her geçen gün biraz daha artıyor. Olaylar devam ettikçe, ölümler çoğaldıkça akıl almaz bir duyarsızlık kol geziyor.
Birileri taraf olduğu siyasi kesimi temize çıkarmaya çalışmakla meşgulken, birileri de yaşananlar üzerinden oy devşirmek için adeta durumdan vazife çıkarıyor. Bu noktada suçluluk psikolojisine kapılarak, sürekli günah çıkarmaya çalışanları ve savunma moduna girenleri ise hayretle izliyorum.
Sözün özü insani boyut azalıyor. Toplumsal değer yargıları değişiyor. Ne yazık ki şehitler üzerinden herkes siyasi hesap yapıyor. Yaşananlara Stalin’in penceresinden bakarsak şehitlik gibi en kutsal saydığımız değerler bile giderek rasyonelleşiyor.
BIYIKLI KEDİLER
Ne zaman televizyonu açsam, karşıma çıkan haber; PKK’ya ait şu kadar hedef bombalandı, şu kadar terörist öldürüldü…
İyi güzel, Allah razı olsun da… Çin Halk Ordusuyla mı savaşıyoruz kardeşim? Bu şerefsizler vuruldukça mı çoğalıyor?
Yıllar önce Foça’da dost meclisinde; benim çok sevdiğim bir teyze bana şöyle demişti: “Oğlum erkeklik bıyıkla olmaz. Olacak olsa kedilerde de bıyık var”
O teyzenin ne demek isteğini ben ancak şimdi anlayabiliyorum; Marifet iltifata tabidir. Tansu Çiller’i gündüz vakti mumla arıyoruz. Bilmem anlatabildim mi?
ABDULHAMİT’İ ANLAMAK...
“Bugünü anlamak yarına yön vermek istiyorsanız, Abdulhamit Hanı okuyun, araştırın" sözünden yola çıkarak söylüyorum; tarih bir kez daha tekerrür ediyor.
İttihat ve Terakki Cemiyeti üzerinden Abdülhamid'e savaş açarak, Osmanlı’nın sonunu hazırlayan siyonizm yeniden sahnede…
Sadece isimler ve konumlar değişiyor. Lakin aynı senaryo yeniden sahneye konuluyor.Sadece Abdulhamit’i devirmek adına her şeyi mubah sayan zihniyet,şimdide Erdoğan’ı devirmek adına her yolu deniyor.
‘Düşmanımın düşmanı dostumdur’ anlayışında hareket eden bu zihniyet; ‘Yeter ki Recep Tayyip Erdoğan gitsin’ düşüncesiyle olası bir askeri darbeye, kardeşin kardeşiyle düşman olmasına, iç savaşa, ekonomik krize, kısacası Erdoğan’ın gitmesine zemin hazırlayacak her türlü felakete sıcak bakıyor.
Bunun içindir ki; ‘Atatürkçüyüm’ diye geçinenler bile 7 Haziran seçimlerinde PKK Terör Örgütü’nün siyasi uzantısı olan HDP’ye güle oynaya oy verdiler.
2011 ve 2015’te yapılan genel seçimlerde AK Parti’ye oy vermeyen bir vatandaş olarak söylüyorum; AK Parti’yi dolayısıyla Recep Tayyip Erdoğan’ı siyaset sahnesinden silmenin yolu şeytanla iş birliği olmamalıdır. Zira demokratik yöntemler dışında verilen mücadelenin ülkemize ne denli zarar verdiği aşikârdır.
CUMHURBAŞKANI DAHA VAKUR OLMALI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde adeta ateşten gömlek giyerek başlattığı çözüm süreci; belki de bir daha Türkiye'nin gündemine gelmemek üzere ortadan kaldırıldı.
Bilenler bilir, bundan uzun yıllar önce devrim yapma hayaliyle harekete geçen, ancak bu girişimin bedelini hayatıyla ödeyen bir subayın ‘Başarsaydım kahraman, başaramadığım için vatan haini ilan edildim’ dediği rivayet edilir.
Çözüm süreci başarı ile tecelli bulsaydı Recep Tayyip Erdoğan’a bugün hiç kimsenin tek bir söz söyleme hakkı olmazdı. Lakin süreç başarıya ulaşamayınca birileri Erdoğan’a karşı kara propaganda başlattı.
Sayın Erdoğan, kendisine karşı yürütülen kara propaganda karşısında daha vakur davranmalıdır. Çünkü kendileri bu ülkenin Cumhurbaşkanı’dır. 400 değil, 550 vekilin üzerindedir. Dolayısıyla herkesi kucaklamak zorundadır. Bir babanın hem hayırlı, hem de hayırsız evlatları olabileceği gibi, bir ülkenin de hem iyi hem de kötü evlatları olabilir. Aile’de görev baba’ya, Ülkede ise devlete düşer. Devlet sadece duble yollar yapmak için değil, bugünler için vardır.
Günün sözü: Tarih değil, hatalar tekerrür ediyor!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.